daisy.gif (2008 bytes)

RESİM DERSLERİMİZ

Orta okul yedinci sınıfta resim dersleri ,sınıfça en çok eğlendiğimiz derslerden biriydi. Bize öyle lüzumsuz konular veriliyordu ki ,öğretmenimizin konuyu verirken resimle ne alakası olduğunu düşünüp bir karara varamıyor olması bizi yerlere yatırıyordu. Hep düşünmüşümdür; Bir öğrenci 19 Mayıs gibi bir konu hakkında ne gibi resim türleri üretebilir? Doğrusu bizim sınıfta herkes bir Samsun tabelası ve onun bulunduğu sınıra ayak basan bir adam çizerdi. Çizilen adamlar Atatürk’e bir türlü benzemezdi. Bu yüzden bizde Atatürk cetvelleri kullanırdık. Ya da 24 Kasım Öğretmenler Günü ,bu konuyla ilgili ne kadar resim varsa ,hepsinde öğretmenine hediye veren öğrenciler ve ağlayan öğretmen vardır. Zaten bu resim için hayal gücünüzü kullanarak başka şeyler üretmenizde çok zor. Hatta ben 19 Mayıs konulu bir resim dersinde bir Türkiye haritası ,parlayan Samsun ve UFOlarından gözlerini Samsun’a çevirmiş şaşkın şaşkın bakan uzaylılar çizmiştim. Öğretmenimin tepkisiyse “Niye böyle saçma sapan bir şey çizdin?Samsun sınırına ayak basan Atatürk çizseydin ya” diyerek notumu kırmak olmuştu. Tabii bu ilginç konuların yanında arada sırada da işe yarar konular da verilmiyor değildi. Bir defasında resim öğretmenimiz(ismini de vereyim reklamı olsun.)Hakan Bozok ,resim çizmeye değer bir konu verebilecek olmanın haklı gururuyla sınıfa girdi. Zevkle; “Evet çocuklar ,bugün ki konumuz “İstek”. Evet istediğiniz her hangi bir şey. Sahip olmak istediğiniz bir şey.” Biz bu konuyu da işitince yine kahkahalara boğularak ,öğretmenimizle dalga geçeceğimizi sanıyorduk. Ne de olsa o güne kadar her geçirdiğimiz resim dersinde ya bir şey haftası ya da bir şey günü vardı. Anneler Günü ,Babalar Günü ,Kardeşler Haftası , Hayvanlar Haftası ya da Enişteler Günü. Hepsine resim uydurmak kolaydı. Anneler Günü’nde bir anne modeli;Kucağında bebek ,bir eliyle yemek yapan...Babalar Günü ise elinde çantasıyla işe giden bir baba. Ama belirtmek lazım ,babaları emekli olanlar da kuyruğa girmiş emekli maaşını bekleyen baba yerine herkes gibi takım elbiseli ,elinde çanta ile işinin yolunu tutan baba modeli yapardı. İlk defa bize elle tutulmaz gözle görülmez bir konu verilmişti. İSTEK. Düşün ,taşın aklıma bir şey gelmiyordu. Etrafımdakilere göz ucuyla baktığımda kiminin bir sürü çikolata ,kiminin Porche’lar ,kimininse pembe panjurlu evler çizdiğini gördüm. Ama bunlardan hiçbiri benim gerçekten istediğim şeyler değildi. Aslında bir Porche hiç fena olmazdı ama... Aklıma başka bir şey gelmeyince bir hediye paketi ,üzerine de bir kart çizdim. Ama karta isim yazmadım. Kesinlikle muhteşem bir resim olmuştu. Gururla resim kağıdımı öğretmenime uzattım. Sonucunu ancak haftaya öğrenebilecektim. İlk kez resim notumu bu kadar sabırsızlıkla beklemiştim. Ve sonunda beklediğim an geldi. Hayatımda belki de ilk defa liste başlarında olduğum için çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Resim kağıtlarımız üzerlerinde notlarımızla birlikte bize iade ediliyordu. Sonunda kağıdımı elime alabildim. Aman Allah’ım “2” almışım. Öğretmenim imzasıyla kirlettiği kağıdıma 2 yazmaktan rahatsız olmadığı gibi bir de; “Ne var bunun içinde bomba mı?”diye dalga geçer bir not yazmayı da ihmal etmemişti. Oysa benim için önemli olan da buydu. Paketin içinde ne olduğunu bilmiyordum. Belki bir sürü çikolata ,belki sıkıştırılmış bir Porche ,belki bir pembe panjurlu ev tapusu kim bilir? Belki de bir bomba. Şansıma ne çıkarsa. Öğrencilerden anlamayan öğretmenler ve resim ile ilgisi olmayan konular var olduğu sürece öğrenciler resim dersleriyle dalga geçmeye mahkumdur.

Münteha Arabalı

ANA SAYFA | TIP SAYFASI | FOTOĞRAF SAYFASI | BAŞÖRTÜSÜ SAYFASI | EDEBİYAT SAYFASI | TEVHİD SAYFASI | İNSAN HAKLARI