RESİM DERSLERİMİZ
Orta okul
yedinci sınıfta resim dersleri ,sınıfça en çok eğlendiğimiz derslerden biriydi.
Bize öyle lüzumsuz konular veriliyordu ki ,öğretmenimizin konuyu verirken resimle ne
alakası olduğunu düşünüp bir karara varamıyor olması bizi yerlere yatırıyordu.
Hep düşünmüşümdür; Bir öğrenci 19 Mayıs gibi bir konu hakkında ne gibi resim
türleri üretebilir? Doğrusu bizim sınıfta herkes bir Samsun tabelası ve onun
bulunduğu sınıra ayak basan bir adam çizerdi. Çizilen adamlar Atatürk’e bir
türlü benzemezdi. Bu yüzden bizde Atatürk cetvelleri kullanırdık. Ya da 24 Kasım
Öğretmenler Günü ,bu konuyla ilgili ne kadar resim varsa ,hepsinde öğretmenine
hediye veren öğrenciler ve ağlayan öğretmen vardır. Zaten bu resim
için hayal gücünüzü kullanarak başka şeyler üretmenizde çok zor. Hatta ben 19
Mayıs konulu bir resim dersinde bir Türkiye haritası ,parlayan Samsun ve UFOlarından
gözlerini Samsun’a çevirmiş şaşkın şaşkın bakan uzaylılar çizmiştim.
Öğretmenimin tepkisiyse “Niye böyle saçma sapan bir şey
çizdin?Samsun sınırına ayak basan Atatürk çizseydin ya” diyerek notumu kırmak
olmuştu. Tabii bu ilginç konuların yanında arada sırada da işe yarar konular da
verilmiyor değildi. Bir defasında resim öğretmenimiz(ismini de vereyim
reklamı olsun.)Hakan Bozok ,resim çizmeye değer bir konu verebilecek olmanın haklı
gururuyla sınıfa girdi. Zevkle; “Evet çocuklar ,bugün ki konumuz “İstek”. Evet
istediğiniz her hangi bir şey. Sahip olmak istediğiniz bir şey.” Biz bu konuyu da
işitince yine kahkahalara boğularak ,öğretmenimizle dalga geçeceğimizi sanıyorduk.
Ne de olsa o güne kadar her geçirdiğimiz resim dersinde ya bir şey haftası ya da bir
şey günü vardı. Anneler Günü ,Babalar Günü ,Kardeşler Haftası , Hayvanlar
Haftası ya da Enişteler Günü. Hepsine resim uydurmak kolaydı.
Anneler Günü’nde bir anne modeli;Kucağında bebek ,bir eliyle yemek yapan...Babalar
Günü ise elinde çantasıyla işe giden bir baba. Ama belirtmek lazım ,babaları emekli
olanlar da kuyruğa girmiş emekli maaşını bekleyen baba yerine herkes gibi takım
elbiseli ,elinde çanta ile işinin yolunu tutan baba modeli yapardı. İlk defa bize elle
tutulmaz gözle görülmez bir konu verilmişti. İSTEK. Düşün ,taşın aklıma bir
şey gelmiyordu. Etrafımdakilere göz ucuyla baktığımda kiminin
bir sürü çikolata ,kiminin Porche’lar ,kimininse pembe panjurlu evler çizdiğini
gördüm. Ama bunlardan hiçbiri benim gerçekten istediğim şeyler değildi. Aslında
bir Porche hiç fena olmazdı ama... Aklıma başka bir şey gelmeyince bir hediye paketi ,üzerine
de bir kart çizdim. Ama karta isim yazmadım. Kesinlikle muhteşem bir resim olmuştu.
Gururla resim kağıdımı öğretmenime uzattım. Sonucunu ancak haftaya
öğrenebilecektim. İlk kez resim notumu bu kadar sabırsızlıkla beklemiştim. Ve
sonunda beklediğim an geldi. Hayatımda belki de ilk defa liste başlarında
olduğum için çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Resim kağıtlarımız üzerlerinde
notlarımızla birlikte bize iade ediliyordu. Sonunda kağıdımı elime alabildim. Aman
Allah’ım “2” almışım. Öğretmenim imzasıyla kirlettiği kağıdıma 2 yazmaktan
rahatsız olmadığı gibi bir de; “Ne var bunun içinde bomba mı?”diye dalga geçer
bir not yazmayı da ihmal etmemişti. Oysa benim için önemli olan da buydu. Paketin
içinde ne olduğunu bilmiyordum. Belki bir sürü çikolata ,belki
sıkıştırılmış bir Porche ,belki bir pembe panjurlu ev tapusu kim bilir? Belki de
bir bomba. Şansıma ne çıkarsa. Öğrencilerden anlamayan öğretmenler ve resim ile
ilgisi olmayan konular var olduğu sürece öğrenciler resim dersleriyle dalga geçmeye
mahkumdur.
Münteha Arabalı |